İMTİHANIN ADI: FİTNE
İLİ : GENEL
TARİH : 15.01.2016
İMTİHANIN ADI:
FİTNE
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Sizden sadece zulmedenlerle sınırlı kalmayacak
fitneden sakının. Ve bilin ki, Allah’ın cezası oldukça şiddetlidir.”[1]
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle
buyurmaktadır: “Şüphesiz bahtiyar kimse,
fitnelerden uzak kalandır. Bir musibete uğradığında sabredendir. Yazıklar olsun
fitneye sebebiyet verenlere ve destek olanlara!”[2]
Aziz Müminler!
Kerim Kitabımızda farklı anlamlarda kullanılan fitne kelimesi aynı
zamanda “imtihan” anlamına gelir. Kimi zaman canımızla imtihan oluruz. Kimi
zaman sahip olduğumuz ve nice emeklerle biriktirdiğimiz malımız ve mülkümüzle
imtihan oluruz. Kimi zaman göz aydınlığı evladımızla imtihan oluruz. Kimi zaman
yüzümüzü güldüren bir sevincin adıdır imtihan. Kimi zaman başımıza gelen bir
musibettir imtihan.
Kardeşlerim!
Kimi zaman da imtihanımız, türlü huzursuzluklara, karışıklıklara sebep
olan fitne karşısındaki tutumumuzdur. Yüce Rabbimiz, fitnenin öldürmekten daha
kötü, daha korkunç olduğunu belirtir. Peki fitne neden bir insanı öldürmekten
daha kötü ve korkunç olarak takdim ediliyor bizlere? Çünkü fitne, kin ve
husumete sebep olur. Kardeşliğimizi ve birliğimizi sarsar, gücümüzü zayıflatır.
Fert ve toplumların güne ve yarına dair umudunu yerle bir eder.
Fitne, insanların onurlarını, şeref ve haysiyetlerini zedeler. Fitneyle
iştigal etmek zihni kirletir, gönlü kirletir, dili kirletir. Fesat peşinde
koşan ve insanları birbirine düşürmek için çalışanlar, sadece şeytanın amacını
kolaylaştırırlar. Benliğindeki fitne duygusu, kişinin yalnız kendisini değil,
aynı zamanda toplumu ve hatta insanlık ailesini tarumar eder. İşte bu
nedenledir ki, Yüce Rabbimiz ve Peygamber Efendimiz, fitneyi değil, ıslahı;
çatışmayı değil, kaynaşmayı esas almamız hususunda bizleri sıkça uyarır. Kerim
Kitabımız, fitne çıkararak huzursuzluk ve kargaşaya neden olanların ahirette
ağır bir cezaya çarptırılacaklarını bildirir.[3]
Kardeşlerim!
Tarih, fitnenin sebep olduğu nice yıkımlara, nice kıyımlara, nice
karanlık dönemlere şahit olmuştur. Geçmişte yaşanan kavgaların, savaşların, katliamların birçoğunun temelinde
fitne vardır. Biz de geçmişte türlü fitnelere maruz kaldık, türlü
fitnelerle imtihan edildik. Bugün de ülke olarak, millet olarak en ağır
imtihanlardan geçiyoruz. Birlik beraberliğimize kast eden ve bizi birbirimize
düşürmek isteyenlerce fitne ateşi her geçen gün bütün şiddetiyle körükleniyor.
Pek çok kardeşimiz ve masum insan, fitnenin sebep olduğu hain saldırılarla,
vicdan ve insafını kaybetmişlerin sınır tanımayan vahşetleriyle can veriyor.
Cehaletten kaynaklanan taassupla, birtakım mihrakların yönlendirmesiyle her
türlü şiddet ve cinayeti meşru gören bir anlayış, kalbimize bir hançer gibi
günden güne saplanıyor.
Diğer yandan hiçbir ahlaki değer ve sınır tanımaksızın ortaya atılan ve
aslı astarı olmayan ithamlarla diller kirletiliyor, zihinler ve gönüller
bulandırılıyor. Fitne ve huzursuzluklara sebep olunuyor. Görsel ve sosyal
medyada asılsız söz ve töhmetlerle nice masum insanın onur ve haysiyeti, izzet
ve şerefi ölçüsüzce dile dolanıyor. Oysa en büyük fitnelerden biri, bir insanın
onur ve haysiyetine kast etmek değil midir? En büyük zulümlerden biri, dili
zehirli bir ok haline getirerek nazargâh-ı ilahî olan kalpleri yaralamak değil
midir?
Kardeşlerim!
Bizler, geçmişten günümüze her zorluğu, her imtihanı Rabbimizin
emirlerine, Peygamberimizin öğütlerine riayet ederek geçtik. Fitne, fesat, kaos
ve desiseleri basiretle, ferasetle hep birlikte aştık. Gönülleri bir, hüzün ve
kederleri bir, gayeleri bir kardeşler olduk. Öyleyse geliniz, bugün de millet
olarak bizi kuşatan, yarınlarımızı tehdit eden fitne ve güçlükleri aşabilmek için
rahmet, adalet, hak ve hakikat dini İslam’a sımsıkı sarılalım. Hep birlikte
fitne ateşini söndürmenin yollarını arayalım. Bizi birbirimize düşürmeye
yönelik tuzak ve komplolara, içimizden ve dışımızdan beslenen fitne
uzantılarına karşı uyanık olalım. Farklıklarımızı bir eksiklik, ayrılık ve
çatışma nedeni değil, bir zenginlik vesilesi olarak görelim. Kardeşliğimizi,
birlik ve beraberliğimizi her türlü aidiyet ve çıkarın üstünde tutalım.
Önyargılardan sıyrılarak birbirimizin izzet, onur ve haysiyetini saygın,
muhterem ve mükerrem görelim. Allah’a, Peygambere, ahlaki değerlere gönül
vermiş müminler olarak fitne ve fesadın değil, ıslahın öncüsü olalım. Boş,
asılsız, aslına vakıf olmadığımız, fitneye sebep olan dedikodu ve töhmetin
peşinde koşarak ömrümüzü ve zamanımızı israf etmeyelim. Elimizle, dilimizle, hâsılı
bütün bir bedenimizle bir gün mutlaka hesaba çekileceğimizi unutmayalım.
Hutbemi şu dua ile bitirmek istiyorum:
Ya Rabbi! Fitnenin esiri olmuş zihin ve gönle sahip olmaktan sana
sığınırız. Dillerimizi fitne ateşini tetiklemekten, gönüllerimizi, gözlerimizi,
kulaklarımızı hak ve hakikate karşı kör ve sağır kesilmekten muhafaza eyle!
Bize kudret ver; haysiyetin ayaklar altına alınmasına müsaade etmeyelim. Bize
gayret ver; aramıza öfke, kin ve nefret tohumları ekmek isteyenlere fırsat
vermeyelim. Bize vahdet ver; bir olalım, birlik olalım.
Rabbimiz! Milletimizi ve İslam âlemini her türlü
fitne ve musibetten muhafaza eyle! Bizleri tevhit üzere sabit kıl!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder